Nostalji – Sıdıka: Kenar Mahallenin İnce Alayı

Nostalji - Sıdıka: Kenar Mahallenin İnce Alayı

90’ların sonlarında televizyon ekranlarında beliren, mizahi yönüyle dikkat çeken ve içimizde ayrı bir yer edinen Sıdıka, sıradan bir Türk mahallesinin içinde parlayan sıradışı bir karakter olarak gönüllerde taht kurmuştu. Başrollerini Hasibe Eren (Sıdıka), Füsun Demirel (Safiye), Ali Erkazan (Zekeriya), ve Hakan Tanfer’in (Samim) üstlendiği dizi, her biri kendine özgü ve çoğumuzun evinde, mahallesinde görebileceği tiplerle Türk ailesinin komik ama bir o kadar da derin portresini çiziyordu.

Sıdıka Saka, çoğu dizide “kadın karakter” denildiğinde akla gelen klişeleri yıkan bir karakterdi. Kendini evin içinde adeta “ev kızı” tanımına uydurmaya çalışan bir genç kadındı; fakat aslında zeki, eleştirel ve hayatı derinlemesine sorgulayan bir yapısı vardı. Sıdıka’nın günlük hayata dair söylediği ince mizah dolu sözler, Türk toplumunun pek çok özelliğini yansıtır ve pek çoğumuza “Ne kadar tanıdık!” dedirtirdi. İronik sözleri ve iğneleyici cümleleriyle o yılların toplumsal yapısına ve kadınlara yüklenen “evde oturma” rolüne farklı bir bakış açısı getirirdi.

Nostalji - Sıdıka: Kenar Mahallenin İnce Alayı

Mahalle, Sıdıka’nın dünyasıydı; komşu teyzeler, “ocakta yemeği olan” klasik Türk ev hanımları ve dertleri sadece koca bulmak olan genç kızlar bu dünyanın figürleriydi. Fakat Sıdıka bu tiplerle dalga geçer, onların arasındaki farkını fark ettirmeden onlara karşı içten içe küçük bir başkaldırı sergilerdi. Bu, sadece Sıdıka karakterini değil, aslında pek çok “kenar mahallede” büyüyen insanın ortak bir içsel isyanını temsil ediyordu.

Sıdıka’nın abisi Samim, futbol ve mahalle delikanlısı olmak arasında gidip gelirken, babası Zekeriya namus ve geleneklerle çatışan bir baba figürüydü. Safiye anne ise, terliğini her daim elinin altında tutan klasik bir Türk anası olarak evin düzenini sağlardı. Bu dört kişilik çekirdek aile, tam bir Türk ailesi prototipi olarak belki de pek çok izleyicinin kendi ev hayatından parçalar bulduğu bir aynaydı.

Dizinin mizah dolu anlatımı, çoğu zaman göz ardı edilen mahalle kültürünü, insan ilişkilerini ve sosyal rolleri tiye alarak ekrana taşırdı. Dışarıdan bakınca komik ve basit görünse de, Sıdıka’nın dünyası aslında sıradanlığa başkaldıran bir genç kadının kendi iç dünyasıyla olan mücadelesini yansıtırdı. Bu yüzden Sıdıka, yalnızca bir “kenar mahalle kızı” değildi; aynı zamanda hayatı anlamaya çalışan, kendine ve çevresine eleştirel gözlerle bakan bir karakter olarak o dönemin kült dizileri arasında yerini aldı.

Sıdıka’nın bize kattığı şey aslında çok basit ama bir o kadar da derindi. Kendi içimize dönüp hayatın bize sunduklarını sorgulama cesareti. Günlük yaşamın koşturmacası içinde kaybolmuş, sosyal rollerin ağırlığı altında ezilmiş her bireyin, kendini bulabileceği bu hikayede, o eski mahalle hayatını ve sıcacık aile ilişkilerini bir kere daha özlemle hatırlıyoruz.


Bu şekilde, hem nostaljik bir atmosfer oluşturan hem de Sıdıka’nın kültürel ve mizahi önemini vurgulayan kişisel bir bakış açısıyla yazımı hazırladım. Sıdıka gibi karakterlerin, dizinin eleştirel diliyle birlikte hatırlanması Türk televizyon tarihindeki yerini daha da anlamlı kılıyor.

E-bültene Abone Ol Merak etmeyin. Spam yapmayacağız.

Yazar

Selam, ben Yalçın. Aksaray Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı mezunuyum. Şu anda GetirBüyük deposunda Vardiya Amiri olarak çalışmaktayım.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir