- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
İlkokul günlerim, sanki bir zaman tünelinde yolculuk yapmış gibi hissettiriyor. O küçük masumiyet dolu zamanlarda, her şey çok daha büyüktü ve renkliydi. En değerli hazinem ise ilkokul fişleriydi.
Her gün sırayla elimize verilen o renkli fişler, bizim için birer madalya gibiydi. O küçücük kartlar üzerindeki yıldızlar, çiçekler ve tebrik kelimeleri, bize büyük bir gurur ve motivasyon verirdi. Bir hafta boyunca çabaladık, ödevlerimizi yaptık, sınavlara hazırlandık ve karşılığında aldığımız o küçük fişler, bizim için gerçek birer ödüldü. Ne günlerdi ama. Hoca tahtaya çıkartırdı bunlardan yazılı yapardı hiç yüksek almazdım 🙂 ama düşükte almazdım.
En çok da o renkli kalemliklerimizin içindeki fişler hatırlanır. Her rengin bir anlamı vardı; sarılar başarı, maviseler özveri, kırmızılar ise cesaret demekti. O küçük kartların sayısı ne kadar
çok olursa, o kadar çok mutlu olurduk. Zamanla o fişleri biriktirirken, sanki hayatın en önemli koleksiyonunu yapıyormuşuz gibi hissederdik.
İlkokul fişleri, sadece bir öğrencinin başarısını gösteren kartlar değildi. Arkadaşlar arasında takas edilen, bazen rekabetin bile yaşandığı bir değer haline gelmişti. Kim daha çok fiş toplar, kim daha çok yıldız alır, kim daha çok başarı gösterebilir, bunlar hepimizin gündemindeydi.
Bugün o zamanlara dönüp baktığımda, o küçük fişlerin ne kadar büyük anlamlar taşıdığını daha iyi anlıyorum. O zamanlar belki basit birer kart gibi görünüyorlardı ama aslında bize disiplin, çalışkanlık, azim ve özgüven kazandıran birer semboldüler.
İlkokul fişleriyle dolu o günleri hatırladıkça, içimdeki çocuk hala heyecanlanıyor ve o günleri özlemle anıyor. Belki zaman geçti, belki artık o küçük fişleri toplamıyoruz ama o duyguları unutmak
mümkün değil. İşte bu yüzden, ilkokul fişleri hayatımızın en güzel anıları arasında yerini koruyacak.