- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Yaklaşık 2 – 3 haftadır blogum ile ilgilenemiyordum. Çünkü hastalığım hâlâ geçmemişti ve ilaçlarımı almayı biraz aksatmıştım. Bu süre zarfında Aksaray Üniversiteli Beşiktaşlılar olarak her yıl yaptığımız gibi bu sene de durumu olmayan köy okulları için Aksaray Üniversitesi ve çeşitli fakültelerinde stantlar açarak küçük kardeşlerimize kırtasiye ihtiyaçlarını giderebilmek için üniversiteli arkadaşlardan, hocalardan yardım talebinde bulunduk. 1 hafta içerisinde gerçekten yüklü bir şekilde yardım almıştık. Yardım eden, para veren, gidip sıfır ürün alıp getiren, bir tane bile olsa kalem veren arkadaşlara ve hocalara kendi adıma çok teşekkür ediyorum.
Bu süre zarfında kardeşim, bacım dediğim insan Aksaray’a gelmişti. İsmini vermeyeceğim zaten bilenler bilir tanıyanlar tanır. Kardeşimle tanıştığımız günden beri yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Hep beraber gezerdik. Ta ki başka şehirde üniversite kazanana kadar. İşte 15 tatilde yaz tatilinde arada bir çıkıp geliyor anca o zaman doya doya konuşabiliyoruz. Buraya geleceği zaman cadıyı otogarda 2 saat bekledim. Sağ olsun bana yanlış saat söyleyince kafasını kıracaktım ama yine bir şekilde olaydan sıyrılmayı başardı. 3 – 4 gün kaldıktan sonra geri gidecekti sınavları başlayacaktı çünkü. Fazla gezemedik, daha doğrusu hiç gezmedik bir mekan yapmıştık kendimize her gün orada oturduk.
İlginizi Çekebilir : Ne Yapıyorum Bu Aralar Serisi
Ben hayatta 3 şeyi sevmem: 1. Beşiktaş’ın yenilmesi 2. Ankara’dan Aksaray’a gelmeyi 3. Birilerini yolcu etmeyi.
Vakit gelmişti artık kardeşim gidecekti. Otogara doğru yolumuzu almıştık ama yukarıda da dediğim gibi birilerini yolcu etmeyi asla sevmem, hemen ağlarım. Otobüs biraz gecikmişti ama sonunda gelmişti. Kendimi sıkmaktan yerimde zor duruyordum. Çünkü ağladığımı görse eminim ki çok dalga geçerdi. Bu yazıları yazarken bile duygulanmadım diyemem. Neyse tokalaştık, vedalaştık otobüse biner binmez benim de gözlerim akmaya başladı. Yaklaşık 1 saat ağlamışımdır. Şu an da ağladığım gibi.