- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Herkes bilmez ama bilen iyi bilir. Ve Neşet Ertaş bilenle bilmeyen bir olmaz. İlk gençlik aşklarının yürek yakan sevdalarıyla usul gözyaşları döken delikanlılar, gencecik gelinlik kızlar bilir, tanır onu.
Bir kere değdi mi yüreğine artık Neşet’le büyürsün, Neşet’le aşık olur, Neşet’le yuva kurarsın, Neşet’le çocuğunu büyütür ve Neşet’le ölürsün.
Bozkırın Tezenesi’nin türküleri, aşka bulanmış gönüllerin marşıdır.
Ne bileyim, onunla kederlenirsin ama yere serilmezdin.
Ağlardın ama o gözyaşlarının insanın içini ferahlatan, temizleyen bir yönü vardır.
Bir yandan o ses bir tevekkül içerir ama o tevekkül namerde baş eğ diyen bir tevekkül değildir.
O yüzden belli bir dönem o Ankara’da, o bozkırda olan, derdi olan insanlar onu unutmazlar.
Onlar için Neşet Ertaş paketlerinde kalan son sigara gibidir. Güven park’tan kalkan son otobüs gibidir.
Biz o sese tutunduk.
Çünkü bizi ayakta tutan son şeylerden biriydi onun sesi.