- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Uzun zamandır yoktum birileri demiş Yalçın öldü, şimdi yazsınlar blog aleminin kralı geri döndü. 1 aydır blog ile bağlantımı kesmiştim. İşin gerçeği tüm geçmişimi, emeklerimi hiçe sayarak artan sağlık sorunlarından dolayı blog yazarlığını bırakmıştım. Bu işe ömrümü adadığımı blog aleminde ki herkes bilir. Peki neden geri döndüm. Bu soruyu sormayın, cevabı çok karışık bende tam olarak bilmiyorum. Tek bildiğim şey blog yazmak onun için geri döndüm. İster sevinin ister küfür edin. Lafı daha fazla uzatmadan konuya girelim.
Bıçakçı da Çalıştım
Yıllardır dükkan komşumuz olan bıçakçı’nın yanında her sene olduğu gibi bu sene de 2 hafta boyunca çalıştım. Bir çok insanla tanıştım, sohbet ettim, hatta kavga ettiğim
zamanlar bile oldu. Yani bıçakçı dükkanın da adam benimle neden kavga eder ki. Hemde elimde ağzı yeni bileylenmiş bıçak varken. İlk hafta pek yoğunluk yoktu akşam 8-9 gibi
kapatıyorduk. 2. hafta yoğunluk başlamıştı. Gece 1 – 2 hatta 3’e kadar çalışmıştık. Bir gün bileylenmiş bıçakların çapağını alırken arkamdan koluma bir darbe aldım. O anlık telaşla keskin, sivri bıçak sağ elime girdi. Sinirden kan beynime sıçradı arkamı dönüp bıçağı saplayacaktım ki dönüp baktım bir tane yaşlı amca. Dedim “amca ne yapıyorsun be elinde bıçak olan adamın koluna vurulur mu hiç” içimden de sövmedim değil. Hemen karısı çantasından yara bandı, gazlı bez falan çıkardı. Tabii benim sinirim tavan gelen müşterileri azarlıyorum. Gazlı bez falan işe yaramadı. Kanama durmamıştı devam ediyordu. Hemen bir eczaneye gittim. Tentürdiyot sürüp bantla kapattılar. Elimin tamamını sarın, ben yağlı, benzinli işte çalışıyorum, mikrop kapar dedim ama nafile bir şey olmaz deyip gönderdiler. Bir kaç saat sonra sargının kenarları açılmaya başladı. Bende mecburen çalışmaya bu şekil devam ettim.
İlginizi Çekebilir : Ne Yapıyorum Bu Aralar Serisi
Konya’ya Kontrole Gittim
Kurban Bayramı tatilinin bitiminin hemen ardından (5 Eylül) Konya’ya şeker kontrolüne gittim. HbA1C 7-1 – Şeker 151 çıkmıştı. Değerlerim yükseldiği için doktorum 1 şeker ilacı daha verdi.
15. Şampiyonluk Kutlamasını Yaptık
Bu sene 2 bayram arasına denk geldiği için kutlama yapamamıştık. Kurban bayramı bittikten sonra (8 Eylül) Grand Altuntaş Hotel de Kulübümüzü temsilen Taraftar ve Dernekler Sorumlumuz Selçuk Kaynarkan katıldı. Dernek başkanımız ve ben otele erkenden gidip bayrakları astık. Zaman daraldığı için konvoya gidememiştik. Ama beni büyük bir görev bekliyordu. Quaresma – Necip – Oğuzhan – Tosic – Fabri – Adriano – Cenk ‘ in ellerinde yükselen şanlı kupamız 2016 – 2017 Turgay Şeren Sezonu ŞAMPİYONLUK Kupası bana emanet edilmişti. Başından 1 saniye bile ayrılmadım. O kupanın nöbetinin tutmak her şeye bedeldi.
Bisikletim Çalındı
Perşembe günü akşam ekmek almaya gittiğimde bisikletim kilitli bir şekilde yerinde duruyordu. Cuma namazı için evden çıktığımda aşağıda bisikletim yoktu. Aklıma hemen çalındı şüphesi düştü. Namaz biter bitmez ağabeyime bisikleti sen mi götürdün diye mesaj attım. Tam eve girecekken aradı ve bisiklet bende değil dedi. Bisiklet yok çalındı dedim. (Sinir krizleri geçirdim, durmadan küfür edip duruyordum)
Apar topar cüzdanımı alıp dükkana babamın yanına gittim. Bisikletin çalındığını söyleyince bir an garip oldu. Karakola gidip olanı biteni anlat dedi. Tek başıma karakola doğru yola koyuldum. Alışveriş merkezinin önün de alt geçit çalışması olduğu için yolu baya bir dolanmam gerekecekti. Ya sol taraftan ya da sağ taraftan gidecektim. Ben sağ tarafı tercih ettim. 5-10 adım attıktan sonra birde ne göreyim. 3 kişi benim bisikletin başında sohbet ediyordu. Uzaktan tanımıştım bisikletimi. Almanya’dan dayım göndermişti. Yarış bisikleti nerede olsa tanırım. Adamlarla hemen konuşmaya başladım.
Bu bisiklet sizin mi dedim. Evet cingan birilerinden aldık dediler. Bu bisikletim benim bugün çalındı ve şimdi de karakola ihbar etmeye gidiyordum dedim. 5 ay öncesinden kanıtım vardı. Hemen youtube kanalımı açtım ve adamlara şu video mu izlettim.
Bende yalan yok bisiklet bu, bisikleti yıkayan kişi benim dedim. İsterseniz kimliğimi de gösterebilirim dedim. Bu sırada panik atağım başladı ve adamlar beni sakinleştirmeye çalıştı. Adamlar şaşırdı. Tamam kardeşim inandık sakin ol deyip durdular. Bir kez daha kimden aldıklarını sordum ve cingan mı afgan mı suriyeli mi ne birilerinden aldıklarını, babalarının hasta olduklarını söylemişler ve 50 TL ye bisikleti satmışlar. Adamlar bisikleti alırken şüphelenmişler alsak mı almasak mı başımıza bir bela gelir mi diye, bende gülerek iyi ki almışsınız dedim. Adamlarda Allah razı olsun insan çıktı. Beni teselli ettiler. İyi niyetli, kalbimin temiz olduğunu söylediler.
Helal mal geri sahibini buldu. İyi insanlar iyi ki varlar. Belki kötü birisine denk gelecektim, belki orada beni döveceklerdi ve cüzdanımı, telefonumu alıp kaçacaklardı. Olan adamların 50 TL sine oldu. Birisi varsa bari adama parayı ver dedi. Aslında vermemem gerekiyordu. Adam o hırsızları bulup parayı ondan alması gerekiyordu. Bende o anlık panikle stresle adama 50 TL verdim. Bir nevi kendi bisikletimi 50 TL’ye satın almış oldum.
Evet 1 ay içinde iyisiyle kötüsüyle bunları yaşadım. Hatalı cümlelerim, kelimelerim illa ki olmuştur, sürç-i lisan ettiysem affola. Eyvallah